Güncel Bilgiler

Asbest Tehlikesi Kapıda: Peki Asbest Nedir?

Felaketin üzerinden 14 gün geçmesiyle birlikte neredeyse tüm şehirlerde arama kurtarma çalışmaları sona ermiş durumda. Önümüzdeki aşamada hızla enkaz kaldırma ve yeniden yapılanma çalışmalarına başlanacağı konuşuluyor. Ancak gündeme bu seferde asbest tehlikesi geldi. Peki asbest gerçekten söylenildiği kadar tehlikelimi?

Bu soruya cevabımız, asbestin gerçekten çok dikkat edilmesi gereken ve akciğer zarı kanseri riskini önemli ölçüde artıran bir risk olduğu yönünde. Ancak tehlikenin boyutunu daha iyi anlatabilmemiz için asbestin ne olduğundan bahsetmemiz gerekiyor.

Asbest Nedir?

Amyant olarak da bilinen asbest, halk tarafından beyaz toprak ya da ak toprak olarak da tanınmaktadır. Asbest fiziksel özellikleri gereği, ısıya, aşınmaya, kimyasallara ve gerilime oldukça dirençli ve lifli yapıda bir mineraldir. Bu özellikleri asbestin tüm dünya genelinde çok uzun yıllar boyunca kullanılmasına neden olmuştur. Hatta uzun bir dönem boyunca sihirli madde olarak anılmıştır. Ancak 1890’lı yıllar< gelindiğinde asbestle ilgi birçok bilimsel çalışma yapılmış ve aslında kanserojen bir madde olduğu fark edilmiştir. Bu tarihten sonra dünyanın birçok ülkesinde endüstriyel faaliyetlerde asbest kullanımı önemli ölçüde yasaklanmıştır. Ülkemizde de 2010 yılında yürürlüğe koyulan yönetmelikle asbest üretimi, ithalatı ve kullanımı tamamen yasaklanmıştır.

Fakat bu tarihe kadar asbest ülkemizde de çok yaygın bir şekilde kullanılmıştır. O döneme kadar üretilen fırın eldivenlerinden otomobillerin fren balatalarına kadar birçok malzeme asbest içermektedir. Bununla birlikte kullanımı yasaklanana dek, asbestin en yaygın kullanım alanlarından birisi binaların ısı yalıtımı ve çatı kaplamalarıdır.

Asbestin Tehlikeli Yanı Nedir?

Asbest aslında dokunduğunuzda ya da elinizde tuttuğunuzda size zarar verebilecek bir madde değildir. Zira pekmez toprağı olarak bilinen toprak türü önemli ölçüde asbest içermekte ve insanlar tarafından tüketilmektedir. Ancak asbest lifsi yapıda bir mineraldir ve bütünlüğü bozulduğu taktirde lifsi yapıdaki tozları havada asılı kalmaktadır. Zaten asbestten kaynaklanan en büyük tehlike de asbest tozlarının solunmasıdır. Fibrojenik (Lifsi) yapıdaki asbest tozlarının, 0.1 – 5 mikron büyüklüğünde olanları, solunduğu taktirde akciğerlerin tamamına ulaşabilmektedir. Akciğerler içerisine ulaşan asbest lifleri tıpkı bir bıçak gibi akciğer dokusuna saplanmaktadır.

Fibrojenik yapıdaki asbest tozları akciğer dokusuna saplanarak mezotelyoma adıyla bilinen akciğer zarı kanserine yol açabilmektedir.

Görselde akciğer dokusu içerisinde biriken asbest lifleri net olarak görülebiliyor.

Bu noktada vücudumuz, enzimlerinde yardımıyla bu asbest liflerini yok etmeye çalışır. Ancak asbestin aşırı dirençli yapısından ötürü hiçbir şekilde vücuttan uzaklaştırılamaz. Metabolizmamız ve asbest lifleri arasındaki bu mücadele, uzun vadede akciğer zarının iltihaplanmasına yol açar. Bu iltihap ilerleyen süreçte akciğer zarı kanseri olarak bilinen “mezotelyoma” hastalığına dönüşerek kişinin ölümüne neden olabilmektedir.

Akciğer zarı kanserinin bilinen en yaygın nedeni asbest maruziyetidir. Solunan asbest lifi sayısı hastalığa yakalanma ihtimalini artırsa da kısa dönemli maruziyet bile bu duruma yol açabilmektedir. İşin daha da kötü tarafı mezotelyoma genellikle asbeste maruziyetten sonra 10-50 yıl arasında ortaya çıkmaktadır. Tedavisinde genellikle cerrahi yöntemler kullanılsa da başarı oranı düşüktür.

Enkaz Kaldırma Çalışmaları Neden Asbest Tehlikesi Barındırıyor?

Makalemizin girişinde de söylediğimiz gibi, asbest 2010 yılına kadar ülkemizde de yaygın olarak kullanılmıştır. En yaygın kullanım alanlarından birisi de, binaların çatı kaplamaları ve ısı yalıtımları olarak bilinmektedir.

Yaşadığımız son depremde yıkılan ya da hasar gören evlerin büyük bölümünün 2010 yılından önce yapıldığı bilinmekte ve önemli ölçüde asbest içerdiği tahmin edilmektedir. Dolayısıyla enkaz kaldırma çalışmaları asbest hususu özelinde planlanmazsa yüklü miktarda asbest tozu serbest kalarak havaya karışacaktır.

Bu durum özellikle enkaz kaldırma esnasında çevrede bulunan kişiler için ciddi risk oluşturuyor. Bununla birlikte söz konusu risk sadece o bölgedeki insanlar için geçerli değil. Havaya karışan bu tozların rüzgarla taşınarak çok uzak bölgelere ulaşması ihtimalide söz konusu. Ne yazık ki bu konuda hassas davranmazsak, deprem felaketinden kurtulan halkımızın kanser gerçeğiyle yüzleşmesi gerekecek. Zira bu konu o kadar önemli ki; geçtiğimiz yıllarda bazı köyler sadece asbest tehlikesi dolayısıyla başka bir alana taşınmıştı. Peki bu tehlikeden nasıl korunabiliriz?

Enkaz Kaldırma Çalışmalarında Asbest Tehlikesi Nasıl Ortadan Kaldırılabilir?

Ülkemizde asbestli binaların yıkım ve söküm işleri, yetkinlik belgesi olan firmalar tarafından gerçekleştiriliyor. Ülke genelinde birçok firmamız bu alanda hizmet veriyor. Fakat içerisinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda sürecin nasıl yürütüleceğini bilmiyoruz. Ancak her ne sebeple olursa olsun, bu konuda kesinlikle aceleci olunmaması gerekiyor.

Vatandaşlarımızı bu halk sağlığı tehdidinden korumak için dikkat etmemiz gereken bazı koşullar ise şu şekilde;

  • Enkaz kaldırma işlemine başlanmadan önce mutlaka keşif yapılarak asbestli binaların belirlenmesi
  • Belirlenen bu binaların enkazının mutlaka bu alanda uzman ekiplerce kaldırılması
  • Asbestli binaların enkazı kaldırılırken yağmurlama yapılarak, tozumanın engellenmesi
  • Asbest içeren atık suyun drenaj sistemleri ile toplanması
  • Yapı elemanlarında asbest bulunduran bileşenlerin atık yönetmeliğine uygun şekilde bertaraf edilmesi
  • Yıkılan binalardan çıkan molozların yerleşim yerlerine uzak noktalara ve geçirimsiz bir toprak araziye boşaltılması
  • Çevrede bulunan sivillere, görevlilere ve gönüllülere en azından FFP3 koruma düzeyine sahip maske dağıtılması, asbest tehlikesinden korunmak için dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar arasında bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir